Haberlere Şüpheyle Bakıyorum
İnternet artık herkesin hayatının olmazsa olmaz bir parçası haline geldi. Arel Üniversitesi Öğrenci Dekanı ve İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi İnci Tarı, internette son zamanlarda yayılan yanlış bilgiler hakkında birtakım önemli açıklamalarda bulundu.
Teknoloji çağının ganimeti, en büyük gücü internet tehlikeleri parmağımızın ucuna getirdi. Kaynağını ve doğruluğunu tespit edemediğimiz haberler farklı sonuçlar doğurabiliyor. Kaynağı belli olmayan haberler bizi vezir ya da rezil edebilir. Gelişen teknoloji hayatımızın hemen hemen yer yerine gitmiş durumda. Dr. Öğr. Üyesi Tarı, konuyla ilgili olarak Mehmet Bayar’a konuştu. Dr. Öğr. Üyesi Tarı: “İlk gördüğümüz habere atlamamak bir çare olabilir. Devir hızlı olmak devri, haberi ilk vermek önemli kabul ediyorum. Ama hızlı olacağım derken rezil olmak da var. Kaynağın güvenilirliğini kontrol etmek bir çare olabilir.” ifadelerini kullandı.
Merhabalar, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, altı yıldır Arel Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalışıyorum. Öncesinde 18 yıllık bir iş hayatı sonrasında akademik kariyeri seçtim. Ancak yöneticilik tecrübesi olunca insan ister istemez öne çıkıyor. Üniversitede de İletişim Fakültesi Dekan Yardımcılığı, senato üyeliği, Gazetecilik Bölüm Başkanlığı yaptım. 2019 yılında öğrencilerle olan iyi iletişimim nedeniyle Öğrenci Dekanlığı görevi verilince diğer görevleri birer birer bıraktım ve buna odaklandım. Tabi bir de elbette hocalığa devam ediyorum, çünkü yaşama enerjimi bundan alıyorum.
Peki neden gazeteciliği bırakıp akademik hayata geçtiğiniz?
Aslında bana tam olarak gazeteci demek yanlış olur. Ancak günümüzde herkes kendine gazeteci diyebiliyor, o nedenle ben onlardan daha fazla gazeteciyim diyebilirim. Ne demek istiyorsunuz hocam diyecek olursanız, ben Türkiye’nin amiral gemisi olarak adlandırılan en büyük gazetesinin önce Mali Kontrol ve Yatırımcı İlişkileri, daha sonra Yatırımcı İlişkileri ve Finans Müdürlüğünü yaptım uzun yıllar boyunca. Yani aslında gazeteci değil finansçıyım. Ancak gazeteciliğin havasından mı suyundan mı nedir destek birimlerinde de çalışsanız ortamdan vazgeçemiyorsunuz. 15 yıl boyunca kaldım, bu arada da gazetecilik alanında doktora yaptım. Ancak doktoram basın ekonomisi ve işletmeciliği üzerine. Yani gördüğünüz gibi yine sayılardan kopamadım. Benim gazeteciliğim hoca olduktan sonra aslında…
Arel Üniversitesinde iken Ekonomi Dünya Dergisine ekonomi yazıları yazdım bir süre. Soruya dönecek olursak iki tane yanıtı var. Gazeteciliğin finansal tarafı çok stresliydi, para kazanmayan bir sektörde finansçı olmak zor. İlk girdiğim yıllarda henüz dijitalleşme olmadığı için gazeteler yatırımcıların gözdesi iken sonraki yıllarda bu durum terse dönünce bu sektörde finansçı olmak azap haline geldi diyebiliriz. İkinci sebep ise doktora yaptıktan sonra kendimdeki okuma ve öğrenme bunu birileriyle paylaşma tutkusunun çok fazla olduğunu gördüm. 15 yıllık da bir medya deneyimim vardı, bunu aktarmak, gençlerle gençleşmek istedim diyebiliriz.
Sizi akademiğe götüren süreç ne oldu, nerede karar verdiniz?
Doktoramı bitirdiğim gün ben ya emekli olacağım ya da akademisyen olarak iş hayatına devam edeceğim dedim. Bunun dışında basın artık tatsız bir yer haline gelmeye başlamıştı. Büyüme, gelişme olmayan bir sektörde çalışmak keyifsiz oluyor. Ben de hala ortam güzelken hafızamda güzel kalsın dedim ve bıraktım.
GAZETECİLİK YAPMAK RİSKLİ
Her işin mutlaka bir zorluk derecesi vardır, hangisi daha zor gazetecilik yapmak mı yoksa akademisyen olmak mı?
Aslında ikisinin de çok benzer yönleri var ama bence kesinlikle gazetecilik çok daha zor. Bir sürü riski var. Savaş muhabiri olursan ölüm bir yanda, siyasete bulaşırsan bugün birini kızdırırsın yarın başka birini, ekonomi gazetecisi olsan etik hata yapmamaya çok dikkat etmen gerek. Yani her an dikkat etmek zorunda olduğun ucunda topa tutulmaktan, hapse girmeye, ölmeye uzanan zorluklar olan ateşten gömlek diyebiliriz. Buna karşılık maddi karşılık da çok fazla değil. Dolayısıyla bir nevi delilik ama bazı insanların yüreğinde bu tutku doğuştan var. Araştırma, bir şeyleri açığa çıkarma, bilinir kılma. Bu yönüyle akademisyenliğe çok benziyor. Ben bazen bir konuyu araştırırken bambaşka bir konuya atlıyorum, bir şeyler buldukça, keşfettikçe bundan çok keyif alıyorum. Maddiyat çok geri planda kalıyor. Gazetecilik de böyle, o nedenle anlıyorum bu tutkuyu ve bunu kendine meslek olarak seçmiş olanlara elimden geldiğince yol göstermekten büyük mutluluk duyuyorum.
BAĞIMSIZ OLMAYI TERCİH EDERDİM
Gazeteci olmak belli bir zamandan sonra bağımlılık yapıyor. Sizde gazeteciliğe dönmeyi tekrar düşündünüz mü?
Bir sürü zorluğa rağmen 15 yıl kaldım, ama biraz da bu patronunuza bağlı. Birçok konuda eleştiren olabilir ama ben eski patronum zamanında olsa düşünebilirdim. Halen başka sektörlerde faaliyetlerine devam ediyorlar ve çalışanlarına gerçekten değer veriyorlar. Şu anki ortamda gazetecilik yapsam bağımsız yazı yazmayı tercih ederim.
BİR AN DA REZİL OLABİLİRSİNİZ
Sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği var. Dolaşan yanlış bilgilerin teyidini nasıl yapmalıyız?
Bence ilk gördüğümüz habere atlamamak bir çare olabilir. Yani evet devir hızlı olmak devri, haberi ilk vermek önemli kabul ediyorum. Ama hızlı olacağım derken rezil olmak da var. Kaynağın güvenilirliğini kontrol etmek bir çare olabilir diye düşünüyorum. Bir başka dikkat edilecek husus birden fazla kaynaktan kontrol olabilir.
HABERLERE ŞÜPHEYLE BAKIYORUM
Rusya-Ukrayna savaşından örnek verirsek televizyon kanallarında oyunlardan alınmış görüntüler sanki savaş anına aitmiş gibi servis edildi. Bunun önüne nasıl geçebiliriz?
Geçemeyiz, sadece bizler kurum veya bireysel gazeteciler olarak buna balıklama atlamamalıyız. Aynı zamanda medya tüketicileri olarak da sorgulamadan her gördüğümüze inanmamalıyız. Ben nerede sansasyonel bir başlık görsem önce şüpheyle bakıyorum. Dolandırıcılık gibi düşünün. Nasıl dolandırılıyoruz, ya inanılamayacak kadar güzel bir vaatle, ya da tehditle. Dolayısıyla inanılamayacak kadar değişik bir haberle karşılaşınca acaba doğru mu asparagas mı diye iki kere düşünmek gerek.
Günümüz medyasını nasıl değerlendiriyorsunuz, yazılı ve görsel medyayı ele alabilirsiniz?
Sıkıcı buluyorum çoğu zaman. Hep aynı konular etrafında dönüp duran televizyon programlarından özellikle sıkılıyorum. Genel ön yargının aksine aslında gazetelerde meraklısı için çok ilginç ve bilgilendirici içerikler var. Tartışmaya açık konularda ben taraf olmayı sevmiyorum. Ama elle tutulur bilimsel, objektif konulardaki haberler hoşuma gidiyor.
Bir kesim medya özgür diyor diğer taraf ise medya özgür değil diyor. Özgürlük kavramı değişim gösterebilir mi?
Özgürlük de objektiflik de aslında göreceli kavramlar. Kime göre, neye göre sorusu aklıma geliyor hep. En objektif diyerek örnek gösterebileceğimiz bir fotoğraf bile çekildiği açıya göre farklılık gösterebilir. En demokratik olduğunu iddia eden ülkelerde bile özgürlüğün illa bir yerde kısıtlandığına tanık oluyoruz. Haklı ya da haksız bence Trump’ın sosyal medya hesaplarının askıya alınması buna güzel bir örnek.
Öğrencilerinize ders verirken temel prensibiniz nedir, ilkeleriniz nelerdir?
Prensibim aynı fikirde olalım ya da olmayalım kimseyi incitmemek. Olabildiğince anlayışlı ve eşit mesafede durmak her birine karşı… Haksızlık yapmamak ve araştırmacı olmayı öğretmek…
İyi bir gazeteci nasıl olmalıdır?
Meraklı olmalıdır, her gördüğünü doğru kabul etmemeli, acaba demelidir. Unutmamalıyız ki her hikayenin mutlaka iki yönü var.
ÖZGÜR ALAN
Ben maalesef insanların günümüzde birbirine karşı çok hoşgörüsüz olduğunu gözlemliyorum. Ama bu hoşgörüsüzlük günün sonunda kendine dönüyor. Güne gülümseyerek başlayınca karşınızdaki de size gülümsüyor. Kavgayla başlayınca kavgayı çağırıyorsunuz. Hocam hayat şartları zor nasıl olumlu olalım sen Polyanna mısın derseniz elbette değilim. Ancak yine de olumlu olan biraz hırpalansa da ben elbet hakkın yerini bulacağını inanıyorum. O yüzden herkese hayata ve insanlara sevgiyle bakabilecek ve hoşgörülü olabilecek kadar sabır diliyorum bu hayatta.
Kaynak göstermek şartıyla alıntı yapılabilir.